Allah Teala şöyle buyurmaktadır: “Başınıza gelen her musibet, kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki, Allah birçoğunu da bağışlar.” (eş-Şura,42/30).Sabırlı bir hayat insanı bekler. Sabırlı olan kimse her zaman ve her yerde başarılı olur. Sabreden sabrettiği işte kazanır. Elbette insanoğlu bu dünya hayatında denenmektedir. Beklenmedik, istenmeyen ve kötü durumlar karşısında insan, sağduyulu davranarak o işin üstesinden gelebilir. Sabırla insan, olgunluğa ulaşmaktadır. Sabırsızlık, insanı perişan eder ve derin yaralar açmak suretiyle her türlü olumsuz, huzursuz ve sağlıksız bir duruma düşürür.
Cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman bir dizesinde şöyle demektedir: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Her şeyin başı, sağlıktır deriz. Bunun için üzerimize düşen görevlerimizi de yapmamız gerekmektedir. Elimizden çıkmadan birçok nimetin kadr-u kıymetini bilmeliyiz. Bir nimetin şükrü, kendi cinsindendir. Bu gerçeği unutmadan yaşamak; sorumluluğumuzu ve yaratılış görevimizi en güzel bir şekilde yerine getirmek demektir.
Hastalıkları, musibetleri, genel afetleri ve felaketleri sabır ve rızayla karşılayan bir kulun günahlarına keffaret olur, manevi makamını yükseltir, kalbini yumuşatır ve her türlü iyiliğe ve güzelliğe eriştirir. Esasen “Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir.” (en-Nisa,4/79).
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurmaktadır: “Mümin kişi, hayrete şayandır. Çünkü işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mümine özeldir (aittir). Bir olaya sevinir ve şükreder. Bu iş onun için hayırdır. Başına üzücü bir iş gelirse (bela, musibet, hastalık gelirse) sabreder, isyan etmez bu da onun için hayırdır.” (Müslim, ‘’Zühd’’,13), “Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür.” (Buhari, “Cenaiz”, 32).
Sabrın kısaca çeşitleri şunlardır:
1-Allah Teala’ya itaat ve ibadet hususunda sabır ve kararlılık
2-Allah Teala’nın haram kıldıklarından uzak durmada sabır ve sebat
3-Hastalık ve musibetin gerçekleştiği ilk anda sabır ve sebat
Sabır acıdır. Ama meyvesi tatlıdır. Zorluklara göğüs germek ve katlanmak gerekmektedir. Heyecan ve telaş yapmadan ve sağduyulu hareket etmek ve de acele etmeden hareket etmek, yaşamak önem arz etmektedir. Bir musibet ve hastalık anında gerçekleri bilerek, görerek hareket etmek ve akl-ı selimle düşünmek ve ona göre davranışlarımıza yön vermek bizleri o an yapacağımız hatalardan ve zararlardan kurtarır. Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’inde sabr-ı cemili emretmektedir (Yusuf,12/18). Peygamber Efendimiz (S.A.V.) de şöyle buyurur: “Sabreden başarıya ulaşır.” (Müsned,1/307), “Sabır bir ışıktır.” (Müslim, “Taharet” ,1).
Sabır, imanın, ibadetin ve ilmin ve hikmetin ve de tüm faziletlerin başıdır. Sabırlı insan ilkeli ve kurallı insandır. Hakkın ve hukukun yanındadır. Sabırla tüm zorluklar aşılmakta ve tüm sorunlar çözülmektedir. Sabır, imanın koruyucusu ve Müslümanın gücüdür. Onun için musibet ve hastalık halinde Müslümanın sabırlı olması gerekmektedir. Zorda olsa sabırla hareket etmekten başka çaresi yoktur. İslami ahlakın önemli ilkesidir sabır. Her hastalığın muhakkak şifası vardır ve her derdin dermanı vardır. İşte Müslüman vesilelere sarılan ve şifayı araştıran kimsedir. Sabırlı olmak ve hareket etmek ümit ve temennisiyle Allah’a emanet olun.
BİR AYET-İ KERİME
“Şüphesiz ki, Allah sabredenlerle beraberdir.” (el-Bakara, 2/155).
BİR HADİS-İ ŞERİF
“Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Allah sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiçbir kimseye verilmemiştir.” (Tirmizi, “Birr”, 76).
BİR DUA
“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür.” (el-Araf, 7/126).
BİR FETVA
Sabır ahlakıyla ahlaklanmak, birçok sorunun ortadan kalkmasına neden olur. Sabır, zorluklara, musibetlere ve hastalıklara göğüs germektir ve de katlanmaktır. Sabırlı olmak, bu dünyada imtihan edildiğimizin farkında olmaktır. Allah Teala’dan geldik hiç şüphe yok ki, yine Allah Teala’ya döneceğiz bu şuur ve bilinçle yaşamak Müslümanın şiarıdır ve en belirgin özelliğidir. Heyecana kapılmadan ve acele etmeden teenniyle hareket etmekte Müslümanın özelliği olmalıdır. Ayrıca her derdin dermanı ve her hastalığında şifası olduğunu bilerek yaşamak ve vesilelere sarılmak, Müslümanın yapması gereken diğer önemli görevidir.