Genç kelimesi, delikanlı ifadesiyle açıklanan bu dönemi ve gözü kara olarak, heyecanlı ve coşkulu bir şekilde kararlar aldığımız çağı tanımlamaktadır. Gençlik dönemi, hareketli olduğumuz her şeyin kıvamında olduğu ve gücümüzün ve kuvvetimizin olduğu zamandır. Gençlik, geleceği etkileyen, temellendiren ve şekillendiren önemli dönemdir. Karakterin ve şahsiyetin belirginleştiği ve hayallerin ve umutların çokça olduğu gençlik döneminde hayatımızın iler ki dönemlerinde neler yapacağımızı ve ne olacağımızı da belirleme imkanına sahibiz. Bugünün gençleri yarının yetkilileri ve büyükleri ve de yetişmiş kişileri olacak olan kardeşlerimize her konuda yardımcı olmak gerekir. Aynı zamanda gençlik dönemi, eğitimlerin yapıldığı ve mesleklerin öğrenildiği ve de aile yuvası kurma umutlarının, temennilerinin olduğu aktif dönemdir. Evet gençlerin istek ve arzularının meşru ve yasal çerçeve de gerçekleştirilmesi ve zamanında olması ayrıca önem arz etmektedir efendim. Gençlik, planlı ve disipline olarak yaşanılmalıdır. Gençlik enerjisi en verimli şekilde dünya ve ahirete faydalı ve verimli şekilde kullanılmalıdır. Gençlik döneminde dini eğitim ve öğretim konusu gerekli olmakla birlikte ihmal edilmemelidir. Yaradılış gayesini, hedefini ve zararlı ve faydalı olanları bilmesi, haramları ve helalleri bilmesi genç için olmazsa olmazlardandır. Gençlik, çok büyük nimetlerdendir. Şükrü ve hamdi gerektirmektedir efendim. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurur: “Ademoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz: 1-Ömrünü nerede geçirdiğinden, 2-Gençliğini nerede tükettiğinden, 3-Malını nereden kazandığından, 4-Nereye harcadığından, 5-İlmiyle nasıl amel ettiğinden.” (Tirmizi, “Sıfatü’l-Kıyame” ,5). Gençlikte iman konusu ve inanç konusu da vakti zamanında olması gereken önemli konulardandır. Mükellef çağı ve ondan önceki çağ gençlik dönemindedir. Gençlik, buluğ ile başlayan ve kişinin aklıyla hareket etmesi gereken dönemde sorumluluk bilincinin kazanılıp, kazandırılması gereken özellikli olan hususlardandır. Gençlik dönemi 14-40 yaş aralığıdır, en önemli dönem 15-25 yaş aralığıdır, işte bu dönem gençlik dönemi olarak bilinmektedir. İnsan hayata ancak 20 yaşından sonra atılır.1-6 yaş aralığı aile eğitimi,6-14 yaş aralığı temel eğitim ve 15-25 yaş aralığı da hayata hazırlık olarak değerlendirilmektedir. Kuşak çatışması olmaması için çocuklarımızı yaşayacakları zamana göre yetiştirmek önem arz etmektedir efendim. Gençlerimizin, değerlerimizle, İslami, insani ve evrensel değerlerle yetiştirilmesi geleceğimizin kazanılması ve istikbalimizin parlak olması açısından önemlidir. Bu konuda başta aile, anne-babalar olmak üzere toplumun tüm kesimlerine görevler düşmektedir, yazılı ve görsel medyaya ayrıca çok önemli görevlerinin düştüğünü de belirtmeden geçemeyeceğim. Gençliğimizin çok güzel ve değerlerimizi bilerek yetişmesi yarınlara umutla bakmamızı sağlayacak ve güçlü ve kuvvetli toplum olmamızı sağlayacaktır.
İSLAM TARİHİNDE GENÇLER
Hz. Ali (R.A.), ilk Müslüman olduğunda 10 yaşındaydı. Daha sonra Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) damadı ve dördüncü halifesi oldu. Cafer b. Ebi Talip (R.A.), 25 yaşında Habeşistan’a hicret eden kafilenin başkanlığını yapmış ve Kral Necaşi’nin huzurunda Mekke müşrikleriyle tartışarak Necaşi’nin Müslüman olmasını sağlamıştır, daha sonra vefat ettiği haberi gelince Peygamber Efendimiz (S.A.V.) gıyabında cenaze namazı kılmıştır. Üsame b. Zeyd (R.A.)’i Peygamber Efendimiz (S.A.V.)19 yaşında orduya komutan atayarak Bizanslıların üzerine göndermiştir, emrine Hz. Ömer (R.A.) ve Halid b. Velid (R.A.) gibi önemli ve meşhur komutanları vermiştir.
Zeyd b. Sabit (R.A.), Peygamber Efendimiz (S.A.V.) azatlı kölesi idi, vahiy katipliği yapmış, Kur’an-ı Kerim’in hafızı olup kitap haline gelmesinde heyet başkanlığı yapmıştır. Çok önemli ve büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Enes b. Malik (R.A.), genç yaşında Peygamber Efendimiz’in (S.A.V.) hizmetine girmiş, on yıl hizmet etmiştir. Kendisine “Ömrünün uzun,mal ve evladının çoğalması için dua etmiştir.” Peygamber Efendimiz (S.A.V.), bu duanın bereketiyle 107 yıl yaşamış, 100 çocuğunu veya torununu kendi elleriyle yıkayıp defnetmiştir. Yaşadığı yerde de mal ve servetçe kendinden başka zengin olmamıştır.
Erkam b. Ebi’l-Erkam (R.A.), 17 yaşında Müslüman oldu ve Mekke kenarındaki bahçeli evini Peygamber Efendimiz’e (S.A.V.) vermiş, medrese görevini yerine getiren yer olmuştur. Hz. Ömer (R.A.) bu evde kırkıncı Müslüman olmuş ve Kabe’de aleni ibadet yapılmıştır.
Mus’ab b. Umeyr (R.A.), zengin bir ailenin çocuğudur, 18 yaşında Müslüman olmuştur, genç yaşta öğretmen olarak Medine’ye gönderilmiş orada Müslümanların sayısını 180 kişiye çıkarmıştır. Uhut savaşında şehit olmuştur. Tüm hepsinden Rabbim razı ve memnun olsun, ruhları şad olsun, kabirleri pur-nur olsun.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Gençlere her şeyden önce iman ve inanç konularını en güzel bir şekilde öğretmek önem arz etmektedir. Daha sonra ilim, hikmet ve ibadet konularını ve meslekle ilgili konuları efendim. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) konuyla ilgili olarak şöyle buyurur: “Hiçbir anne-baba çocuğuna güzel edeb ve terbiyeden daha iyi bir miras bırakmış (İkramda bulunmuş) olamaz.” (İbn Mace, “Edeb”,3). “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, “Birr” 15). “Çocuklarınıza (Güzel ahlakı) ikram edin, edeb ve terbiyelerini iyi verin.” (Tirmizi, “Birrr” 32). “İslam,güzel ahlaktır.” (İbn Mace “Edeb”,5).