Mehmet GÜREL
Köşe Yazarı
Mehmet GÜREL
 

Medeni Bilgiler…

Bu yazımda, Atatürk’ün yazdığı kitaplardan birisi üzerinden, ona uygulanan sansürü aktarmak ve anlatmak istiyorum. Kaynak olarak yazının sonunda belirttiğim kitaptan yaptığım alıntı ve aktarımlarla devam edeceğim.   “Medeni Bilgiler, ilk olarak Prof. Dr. A. Afetinan tarafından ‘Vatandaş için Medeni Bilgiler’ adıyla 1930 yılında yayınlanmıştır. Ortaokul ve liselerde ders kitabı olarak okutulan eser, Gazi Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan belgelere dayanmaktadır.   Prof. Dr. A. Afetinan’ın söylediği gibi Medeni Bilgiler, Yurt Bilgisi dersleri için ortaya çıkan konular Atatürk’ün çevresinde ve yaptığı sohbetlerinde tartışılarak ve yurdun çeşitli bölgelerinde bulunan aydınların görüşleri alınarak değerlendirilmiştir. Atatürk, bu düşünce ve görüşlere daha sonra kendi yorumunu da katarak Medeni Bilgiler kitabını kaleme almıştır. (A. Afetinan, Vatandaş için Medeni bilgiler, İstanbul, 1931)”   “Medeni Bilgiler, Prof. Dr. A. Afehinan imzasıyla çıkmış olmasına karşın, Gazi Mustafa Kemal tarafından yazılmıştır.”   “Gazi Mustafa Kemal’in bu kitapta yer alan kendi el yazılarıyla yazdığı ya da söyleyerek yazdırdığı düşünce ve görüşleri, O’nun akılcı, çağdaş ve çağını aşan kişiliğinin bir başka kanıtıdır.”   “Bu tarihi görev ve sorumluluk, önceleri Türk tarih Kurumu tarafından yerine getirilmeye çalışılmış ve kitap, ‘Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları’ adıyla Prof. Dr. A. Afetinan imzasıyla yayınlanmıştı. (birinci baskı 1969, ikinci baskı 1988) Ancak, Türk Tarih Kurumu, Atatürk’ün bu kitabının kimi bölümlerini, neden ve ne için buna gerek duyulduğunu açıklamadan, sansür ederek yayınlamıştır.”   Aşağıda, 1969 ve 1988 basımlarında sansürlenen bölümler, genç kuşaklar tarafından anlaşılabilmesi için, el yazmalarından alınan orijinal hallerinin günümüz Türkçesine çevirisi ile tarafımdan sadeleştirilerek aktarılmıştır.   “Bu büyük Türk camiasını oluşturan unsurların nitelikleri arasındaki fark büyük olmamakla beraber kökün genişliği, nüfusun çokluğu düşünülünce, Türk kavimlerinin aralarındaki manevi bağın gevşek olması ve çeşitli isimlerle, değişik roller oynaması doğaldır. Bu sebepledir ki tarih, olaylarını yazdığı kavimlerini nerede, nasıl ve ne zamanda tanıdıysa o şekilde yazılmıştır. Böyle olmakla beraber, bugünkü Türk Milletinin esası, aynı kökün, aynı uzun ortak geçmişin belirlediği bilinen tiptir, Türk tipi. Bu son sözlerden anlaşılıyor ki, Türk milletini yapan insanların tarihleri birdir.”   Yukarıdaki bölümün yanı sıra; bu topraklarda yaşayan kadim toplumun,   Nasıl Araplaştırılmak istendiğini, Bu yapılırken dini duyguların nasıl kullanıldığını, istismar edildiğini, Halkın nasıl yüzyıllar boyunca uyutulduğunu, cahil bırakıldığını, Arapça öğrenmeden dinin anlaşılamadığını, halkın Allah’a ne dediğini bilmeden dua ettiğini, ezberciliğin ibadet olarak anlatıldığını, Dinin, cahil hocaların elinde, ahiret azabı korkusu yayılarak nasıl köreltildiğini, Halk fakir ve bitap düştüğünde de ahirette mükafatlanacağı anlatılarak nasıl sömürüldüğünü, Hilafet kavramının da kutsal emanetlere sahip olmak gibi boş bir ayrıcalık gösterisi olarak nasıl yaşandığını, Hükümdarların, Arapları tahakküm altına aldıktan sonra Avrupa toplumlarını da idareleri altına almalarına rağmen, Hıristiyanlara din ve millet baskısı yapmadıklarını, Türk milletinin açgözlü kumandanlar tarafından Allah ve Peygamber yolunda savaştırılarak kendi benliğinden nasıl uzaklaştırıldığını, Tarihin bunların hepsini kaydettiğini,   Sert bir dille anlattığı bölüm.   Arapların o zaman yaptıklarına ve içinde bulunduğu durumlarına ilişkin,   “Ayrı ve çoğunluk oluşturduklarını iddia etmiş ve bu yüzden Türklerle birleşip bir millet oluşturmayan Araplar -hem de dinlerini kabul ettiğimiz halde- acaba bugünkü esaretlerinden memnun mudurlar?”    Şeklinde yazdıkları. Ayrıca millet kavramına verdiği örnekler olan;   “Sonra, İsviçre’de dilleri, kökenleri değişik üç unsur vardır: Alman, Fransız, İtalyan, bunlar İsviçreli isminde bir millet.”   “Şimdi kendi kendinize sorunuz. 1) Çinliler millet midir? - Hayır! Niçin? 2) Afganlılar millet midir? - Hayır! Niçin? 3) Hintliler, Trablusgarblılar, Tunuslular, Faslılar, Suriyeliler, başlarında kralları olan Iraklılar, Mısırlılar, Arnavutlar, bütün bu ümmeti Muhammed hür müdürler, millet midirler? - Hür değildirler, millet değildirler, ümmettirler, esirdirler. Niçin? 4) Türkler hür müdürler, millet midirler? - Evet! Niçin?”   Cümleleri, Türk Tarih Kurumu’nun 1969 ve 1988 yıllarında gerçekleştirdiği yayınlarda sansürlenerek kesilmiştir. Kaynak aldığım kitapta, sansürsüz tüm metinler bulunmaktadır. Üstelik orijinal el yazıları da sonuna eklenmiştir. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda ders kitabı olarak okutulan bu eserde ayrıca; Atatürk’ün, ahlak, millet, devlet, demokrasi, hürriyetler, devletin ve vatandaşın görevleri, toplumun oluşumu, siyasi haklar, meslek anlayışı, bağlılık gibi konularda fikirlerini de bulacaksınız. Tabi bu sansürlü baskıların ilki Türk Dil Kurumu tarafından 1969’da yayınlanıyor. Medeni Bilgiler kitabının, 1930 yılında tam metin halinde basılması ve ders kitabı olarak okutulması, aslında zamanın ileriye doğru ne kadar geri gidebileceğinin tam bir göstergesidir. Bu sansürler için, İkinci Dünya Savaşı sıkıntılarından sonra ülkemizdeki ekonomik durum ve Amerikan etkisi ile 1950’li yıllarda, adı her ne kadar Demokrat olsa da muhafazakâr bir anlayışın tekrar Türk Milleti’nin başına geçmesiyle yerinden oynayan taşları ve geriye gidişin başlangıcını da unutmamak gerekiyor. Bir de bu yazılanların, o zaman için, kırk küsur yıllık bir yaşamın, sayısız zorluk ve savaş sonunda ülkü halindeki bir ülkenin kurulması mücadelesinin birikimi ile 1920’lerin sonlarında yani günümüzden neredeyse bir asır önce yazıldığını kavrayıp ona göre değerlendirmenizi rica ederim. Asırlardır çektiklerimizin, yönlendirilmelerimizin hep aynı olması tesadüf müdür..? Bence ders kitaplarının önünde gelmesi gereken -çok da uzun olmayan- eserin yani bir asır önceki Medeni Bilgiler ’in tamamını okumanız dileklerimle. Merak, aydınlanmanın ilk basamağıdır. Aydınlıkla ve sağlıcakla kalın.   Kaynak: Medeni Bilgiler (Uygarlık Bilgileri), Gazi M. Kemal Aatatürk, Örgün Yayın Evi, 12. Baskı, İstanbul, Aralık 2019  

Medeni Bilgiler…

Bu yazımda, Atatürk’ün yazdığı kitaplardan birisi üzerinden, ona uygulanan sansürü aktarmak ve anlatmak istiyorum. Kaynak olarak yazının sonunda belirttiğim kitaptan yaptığım alıntı ve aktarımlarla devam edeceğim.

 

“Medeni Bilgiler, ilk olarak Prof. Dr. A. Afetinan tarafından ‘Vatandaş için Medeni Bilgiler’ adıyla 1930 yılında yayınlanmıştır. Ortaokul ve liselerde ders kitabı olarak okutulan eser, Gazi Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan belgelere dayanmaktadır.

 

Prof. Dr. A. Afetinan’ın söylediği gibi Medeni Bilgiler, Yurt Bilgisi dersleri için ortaya çıkan konular Atatürk’ün çevresinde ve yaptığı sohbetlerinde tartışılarak ve yurdun çeşitli bölgelerinde bulunan aydınların görüşleri alınarak değerlendirilmiştir. Atatürk, bu düşünce ve görüşlere daha sonra kendi yorumunu da katarak Medeni Bilgiler kitabını kaleme almıştır. (A. Afetinan, Vatandaş için Medeni bilgiler, İstanbul, 1931)”

 

“Medeni Bilgiler, Prof. Dr. A. Afehinan imzasıyla çıkmış olmasına karşın, Gazi Mustafa Kemal tarafından yazılmıştır.”

 

“Gazi Mustafa Kemal’in bu kitapta yer alan kendi el yazılarıyla yazdığı ya da söyleyerek yazdırdığı düşünce ve görüşleri, O’nun akılcı, çağdaş ve çağını aşan kişiliğinin bir başka kanıtıdır.”

 

“Bu tarihi görev ve sorumluluk, önceleri Türk tarih Kurumu tarafından yerine getirilmeye çalışılmış ve kitap, ‘Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları’ adıyla Prof. Dr. A. Afetinan imzasıyla yayınlanmıştı. (birinci baskı 1969, ikinci baskı 1988) Ancak, Türk Tarih Kurumu, Atatürk’ün bu kitabının kimi bölümlerini, neden ve ne için buna gerek duyulduğunu açıklamadan, sansür ederek yayınlamıştır.”

 

Aşağıda, 1969 ve 1988 basımlarında sansürlenen bölümler, genç kuşaklar tarafından anlaşılabilmesi için, el yazmalarından alınan orijinal hallerinin günümüz Türkçesine çevirisi ile tarafımdan sadeleştirilerek aktarılmıştır.

 

Bu büyük Türk camiasını oluşturan unsurların nitelikleri arasındaki fark büyük olmamakla beraber kökün genişliği, nüfusun çokluğu düşünülünce, Türk kavimlerinin aralarındaki manevi bağın gevşek olması ve çeşitli isimlerle, değişik roller oynaması doğaldır. Bu sebepledir ki tarih, olaylarını yazdığı kavimlerini nerede, nasıl ve ne zamanda tanıdıysa o şekilde yazılmıştır. Böyle olmakla beraber, bugünkü Türk Milletinin esası, aynı kökün, aynı uzun ortak geçmişin belirlediği bilinen tiptir, Türk tipi.

Bu son sözlerden anlaşılıyor ki, Türk milletini yapan insanların tarihleri birdir.”

 

Yukarıdaki bölümün yanı sıra; bu topraklarda yaşayan kadim toplumun,

 

  • Nasıl Araplaştırılmak istendiğini,
  • Bu yapılırken dini duyguların nasıl kullanıldığını, istismar edildiğini,
  • Halkın nasıl yüzyıllar boyunca uyutulduğunu, cahil bırakıldığını,
  • Arapça öğrenmeden dinin anlaşılamadığını, halkın Allah’a ne dediğini bilmeden dua ettiğini, ezberciliğin ibadet olarak anlatıldığını,
  • Dinin, cahil hocaların elinde, ahiret azabı korkusu yayılarak nasıl köreltildiğini,
  • Halk fakir ve bitap düştüğünde de ahirette mükafatlanacağı anlatılarak nasıl sömürüldüğünü,
  • Hilafet kavramının da kutsal emanetlere sahip olmak gibi boş bir ayrıcalık gösterisi olarak nasıl yaşandığını,
  • Hükümdarların, Arapları tahakküm altına aldıktan sonra Avrupa toplumlarını da idareleri altına almalarına rağmen, Hıristiyanlara din ve millet baskısı yapmadıklarını,
  • Türk milletinin açgözlü kumandanlar tarafından Allah ve Peygamber yolunda savaştırılarak kendi benliğinden nasıl uzaklaştırıldığını,
  • Tarihin bunların hepsini kaydettiğini,

 

Sert bir dille anlattığı bölüm.

 

Arapların o zaman yaptıklarına ve içinde bulunduğu durumlarına ilişkin,

 

Ayrı ve çoğunluk oluşturduklarını iddia etmiş ve bu yüzden Türklerle birleşip bir millet oluşturmayan Araplar -hem de dinlerini kabul ettiğimiz halde- acaba bugünkü esaretlerinden memnun mudurlar?”

 

 Şeklinde yazdıkları. Ayrıca millet kavramına verdiği örnekler olan;

 

Sonra, İsviçre’de dilleri, kökenleri değişik üç unsur vardır: Alman, Fransız, İtalyan, bunlar İsviçreli isminde bir millet.”

 

“Şimdi kendi kendinize sorunuz.

1) Çinliler millet midir?

- Hayır! Niçin?

2) Afganlılar millet midir?

- Hayır! Niçin?

3) Hintliler, Trablusgarblılar, Tunuslular, Faslılar, Suriyeliler, başlarında kralları olan Iraklılar, Mısırlılar, Arnavutlar, bütün bu ümmeti Muhammed hür müdürler, millet midirler?

- Hür değildirler, millet değildirler, ümmettirler, esirdirler. Niçin?

4) Türkler hür müdürler, millet midirler?

- Evet! Niçin?”

 

Cümleleri, Türk Tarih Kurumu’nun 1969 ve 1988 yıllarında gerçekleştirdiği yayınlarda sansürlenerek kesilmiştir. Kaynak aldığım kitapta, sansürsüz tüm metinler bulunmaktadır. Üstelik orijinal el yazıları da sonuna eklenmiştir.

Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda ders kitabı olarak okutulan bu eserde ayrıca; Atatürk’ün, ahlak, millet, devlet, demokrasi, hürriyetler, devletin ve vatandaşın görevleri, toplumun oluşumu, siyasi haklar, meslek anlayışı, bağlılık gibi konularda fikirlerini de bulacaksınız.

Tabi bu sansürlü baskıların ilki Türk Dil Kurumu tarafından 1969’da yayınlanıyor. Medeni Bilgiler kitabının, 1930 yılında tam metin halinde basılması ve ders kitabı olarak okutulması, aslında zamanın ileriye doğru ne kadar geri gidebileceğinin tam bir göstergesidir.

Bu sansürler için, İkinci Dünya Savaşı sıkıntılarından sonra ülkemizdeki ekonomik durum ve Amerikan etkisi ile 1950’li yıllarda, adı her ne kadar Demokrat olsa da muhafazakâr bir anlayışın tekrar Türk Milleti’nin başına geçmesiyle yerinden oynayan taşları ve geriye gidişin başlangıcını da unutmamak gerekiyor.

Bir de bu yazılanların, o zaman için, kırk küsur yıllık bir yaşamın, sayısız zorluk ve savaş sonunda ülkü halindeki bir ülkenin kurulması mücadelesinin birikimi ile 1920’lerin sonlarında yani günümüzden neredeyse bir asır önce yazıldığını kavrayıp ona göre değerlendirmenizi rica ederim.

Asırlardır çektiklerimizin, yönlendirilmelerimizin hep aynı olması tesadüf müdür..?

Bence ders kitaplarının önünde gelmesi gereken -çok da uzun olmayan- eserin yani bir asır önceki Medeni Bilgiler ’in tamamını okumanız dileklerimle. Merak, aydınlanmanın ilk basamağıdır.

Aydınlıkla ve sağlıcakla kalın.

 

Kaynak:

Medeni Bilgiler (Uygarlık Bilgileri), Gazi M. Kemal Aatatürk, Örgün Yayın Evi, 12. Baskı, İstanbul, Aralık 2019

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sivri
(03.04.2021 15:10 - #135)
Bilgilendirildiği için teşekkürler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.