İsa ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
İsa ÖZTÜRK
 

ÇİNİLİ VAZO KÜTAHYA’DIR

  ÇİNİLİ VAZO KÜTAHYA’DIR   Geçen haftanın gündemini,  Kütahya Kent Meydanı düzenlemesi çerçevesinde yapılan Turizm Master Planı Projesi ön çalışmalarının sunumu oluşturdu.  Projede Çinili Vazo yerine soyut bir eser gören Kütahya halkı tepkilerini sosyal medya aracılığıyla dile getirdi. Kütahya’nın bu kadim ve en bilinen eserine sahip çıktılar. Öncelikle bu konuda projeye destek veren, paydaş olan Dumlupınar Üniversitesine katkıları için teşekkür etmek lazım. Neticede aylardır bu konuda verilen bir emek ve hiçbir menfaat gözetilmeden yapılan bir proje söz konusu ve emeğe de saygı duymamız gerek… Ben bir Kütahyalı gözüyle Çinili Vazoyu anlatayım size; Vazo; Kütahya denince akla gelendir.  Çinidir, geleneksel sanatımızdır, simgemizdir.. El emeğidir, göz nurudur, topraktır, çamurdur, çarktır, tahrirdir, desendir, renktir, sırdır, ateşte açan, dans eden çiçeklerdir. Kucaklamadır, sarılmadır, el emeği göz nurudur, alın teridir, kazanç kapısıdır.. Yurtdışına atılan adımdır, UNESCO’dur. Yolu buradan geçenlerin görmek için Çevre yolundan şehre giriş sebebidir Zafer Bayramıdır, 19 Mayıs, 23 Nisan’dır. Parti mitinginde atılan slogandır. Şehre gelenin ilk sırtını verdiğidir… Anadolu’da evlerde albümlerde ya da duvardaki prizlerde fotoğraftır. Kütahya hatırasıdır, Askerlik anısıdır. Üniversite öğrencisinin ailece çekilmiş bir fotoğrafında sımsıcak gülüşlerdir.. Gelinle, damattır… Sararmış kartpostallarda hüzündür, yalnızlıktır. Referans noktasıdır, adres tarifine başlanan, bütün yolların çıktığı yerdir. Âşıkların, sözlülerin, nişanlıların randevu yeridir, buluşma noktasıdır. Arabalarla etrafında tur atılan asker uğurlamasıdır… Deplasman, gezi, piknik için toplanma noktası, sıra sıra otobüs, minibüstür. Kütahyaspor’dur, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’tır. Şampiyonluk kutlamasıdır, kutlamada havuzuna atlamaktır. Yaz sıcağında yanından geçerken yüzünüze gelen su damlalarıyla serinliktir.. Gurbette özlenen, burunda tütendir.. Donmasın, üşümesin diye kışın sarıp sarmaladığımızdır. 70’li yıllardır… Ahmet Yakupoğlu’dur. Hisarlı Ahmet’tir. Abdurrahman Karaa’dır. Ahmet Fuat Gürel’dir. Kütahya’dır…      

ÇİNİLİ VAZO KÜTAHYA’DIR

  ÇİNİLİ VAZO KÜTAHYA’DIR

 

Geçen haftanın gündemini,  Kütahya Kent Meydanı düzenlemesi çerçevesinde yapılan Turizm Master Planı Projesi ön çalışmalarının sunumu oluşturdu.  Projede Çinili Vazo yerine soyut bir eser gören Kütahya halkı tepkilerini sosyal medya aracılığıyla dile getirdi. Kütahya’nın bu kadim ve en bilinen eserine sahip çıktılar. Öncelikle bu konuda projeye destek veren, paydaş olan Dumlupınar Üniversitesine katkıları için teşekkür etmek lazım. Neticede aylardır bu konuda verilen bir emek ve hiçbir menfaat gözetilmeden yapılan bir proje söz konusu ve emeğe de saygı duymamız gerek…

Ben bir Kütahyalı gözüyle Çinili Vazoyu anlatayım size;

Vazo; Kütahya denince akla gelendir.  Çinidir, geleneksel sanatımızdır, simgemizdir..

El emeğidir, göz nurudur, topraktır, çamurdur, çarktır, tahrirdir, desendir, renktir, sırdır, ateşte açan, dans eden çiçeklerdir.

Kucaklamadır, sarılmadır, el emeği göz nurudur, alın teridir, kazanç kapısıdır..

Yurtdışına atılan adımdır, UNESCO’dur.

Yolu buradan geçenlerin görmek için Çevre yolundan şehre giriş sebebidir

Zafer Bayramıdır, 19 Mayıs, 23 Nisan’dır.

Parti mitinginde atılan slogandır.

Şehre gelenin ilk sırtını verdiğidir…

Anadolu’da evlerde albümlerde ya da duvardaki prizlerde fotoğraftır.

Kütahya hatırasıdır, Askerlik anısıdır.

Üniversite öğrencisinin ailece çekilmiş bir fotoğrafında sımsıcak gülüşlerdir..

Gelinle, damattır…

Sararmış kartpostallarda hüzündür, yalnızlıktır.

Referans noktasıdır, adres tarifine başlanan, bütün yolların çıktığı yerdir.

Âşıkların, sözlülerin, nişanlıların randevu yeridir, buluşma noktasıdır.

Arabalarla etrafında tur atılan asker uğurlamasıdır…

Deplasman, gezi, piknik için toplanma noktası, sıra sıra otobüs, minibüstür.

Kütahyaspor’dur, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’tır. Şampiyonluk kutlamasıdır, kutlamada havuzuna atlamaktır.

Yaz sıcağında yanından geçerken yüzünüze gelen su damlalarıyla serinliktir..

Gurbette özlenen, burunda tütendir..

Donmasın, üşümesin diye kışın sarıp sarmaladığımızdır.

70’li yıllardır…

Ahmet Yakupoğlu’dur.

Hisarlı Ahmet’tir.

Abdurrahman Karaa’dır.

Ahmet Fuat Gürel’dir.

Kütahya’dır…

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.