Mehmet GÜREL
Köşe Yazarı
Mehmet GÜREL
 

Emsal...

Bu hafta biraz teknik bir konudan bahsedeceğim. İnşaat sektörü ile ilgili ancak, geleceğimizi de yakından ilgilendiriyor.. Mümkün olduğunca hafifletmeye çalıştım, umarım sıkılmazsınız...   “Emsal”in kelime anlamı, benzerler, eş biçimde ya da aynı değerde olanlar, örnek oluşturan anlamlarına gelse de inşaat sektöründeki anlamı başka konuları aklımıza getirir...   “Emsal” İmar Kanunu'nda, Yönetmeliklerinde teknik bir terimdir. Biz mimarlar için, kullanılabilecek alan, büyüklük, metrekare anlamını taşımaktadır...   Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde emsal tanımı şöyledir:   “Katlar alanı katsayısı (KAKS) (Emsal): Yapının inşa edilen tüm kat alanlarının toplamının imar parseli alanına oranıdır.”   İmar mevzuatında, arsa büyüklüğü ile üzerine yapılabilecek binanın alanı arasında bir oran vardır. Yani ne kadar büyük arsanız varsa o kadar büyük bina yapabilirsiniz.    Bu miktarları, katsayıları belirleyen belge ise İmar Planlarıdır.    Şehir plancıları, planlamalarını yaparken, aslında şehri tasarlarlar. Elbette bu çalışmalarını bürokrat ve siyasetçilerle (Belediye Başkanları veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birimleriyle) birlikte, onların istekleri doğrultusunda hazırlarlar. Balığın baştan koktuğu yer de burasıdır...   Tamam, seçilen başkanlar kötü plan yaptırırlarsa bir daha seçilemezler diyebilirsiniz ancak, “kötü plan nasıl olur”u yaşanmadan kim bilebilir. Üstelik geri döşü olmayan bir konu. Tüm şehrin hatta ülkenin kaderini belirlemekte.   Bir de hepimiz, arsalarımıza mümkünse gökdelen dikilsin istiyoruz. Ne kadar büyük bina çıkartırsak, fazla daire sığdırırsak o kadar mutlu oluyoruz, o kadar kazanıyoruz.   Ancak işin doğrusu tamamen bilimsel metotlarla bulunabiliyor. Şehircilik ilmi ile...   - Trafik problemi olmayan,    - Kişi başına düşen makul miktarda yeşil alanı bulunan,    - Alt yapısı (su, kanalizasyon, elektrik, doğalgaz, vb) yaşayan nüfusu kaldırabilecek büyüklükte,    - Sosyal donatı alanları (ibadethane, sağlık, idari, eğitim, vb) yeteri kadar ayrılmış,    - En azından önündeki elli yıl için gelişme alanları belirlenmiş bir şehir ancak bu ilim kurallarına uyularak ve uygulanarak elde edilebilir...   Şehirlerimizin günümüzde içinde bulundukları durumu ve yaşanılan sıkıntıları, işte son elli - altmış yılda yapılan veya yapılmayan planlamalar oluşturmuştur...   Konunun teknik ve bilimsel olması nedeniyle, siyasetçilerin bu işin karar mekanizmasında yer alamayacağı, müdehale edemeyecekleri bir sistem kurmak gerekliliği vardır...   Siyasetçiler nasıl adalet mekanizmalarına müdahale edemiyorlarsa, imar konularına da karışamamalıdırlar...   Tekrar “Emsal” konusuna geri dönersek. İmar planlarında arsanızın bulunduğu konum da önemlidir. Şehir merkezinde, ticaret bölgesinde, sanayi alanında veya mesken bölgesindeki arsaların imar planlarındaki emsal katsayıları farklılıklar gösterebilir...   Peki emsal hesabı yönetmeliklere göre nasıl yapılır?   Daha önce söylemiştim, imar planlarında (Son yönetmeliklerle) her parsel için bir bina büyüklüğü, sınırlaması yapılmış ve Emsal (KAKS) katsayısı verilmiştir. Mesela; imar planında parselinizin üzerinde E=1,00 veya KAKS=1,00 yazıyorsa, arsa alanınızla bu katsayıyı çarptığınızda, emsal olan bina toplam inşaat alanınızı bulursunuz.    Arsanızın alanını 1,00 ile çarparsınız...   Sonra, bu değerden, yine yönetmeliklerde var olan (son on senede belki 10 defa değişen) emsal dışında kalacak alanları hesap etmek gerekiyor. Bu alanlar da ilk çıkan emsal alanını, yüzde otuzdan fazla artıramıyor...   Yok, kat holleri emsale girer ama şu kadarı girmez. Zemin terasları girer de bahçe kotunda (seviyesinde) yapılırsa girmez. Sığınaklar, teknik hacimler, yangın merdivenleri girmez de kapıcı dairelerinin şu kadarı girmez. Falan falan falan....   Emin olun, bugün piyasada çalışan mimarların çoğunun bu hesapla başı derttedir.    Bir yandan müşterisinin hakkını savunurken mesleğinde öğrendiği doğruları çarpıştırır, diğer yandan da en büyük binayı o arsaya sığdırmayın formüllerini arar...   Mimarlık mesleği, imar cambazlığına dönüşür...   Proje kontrol mekanizması ayrı dert. Bu kadar parçalı yönetmelik olunca, yorumlarda doğal olarak çok değişik oluyor. Bir belediyenin kabul ettiğini diğeri kabul etmeyebiliyor...   Oysa, yönetmeliğimizde var olan “şu alanlar girer, bunlar girmez” olmasa da mevcut emsal katsayılarımıza yüzde otuzu direk ekleyip, tüm alanınız budur kardeşim dense. Tüm teknik alanlar, merdivenler, ortak alanlar, otoparklar, vb dahil tüm alan bir kerede verilse. Kimse de daha büyük bina yapamasa.    Herkes için alan hesabı aynı olsa.  Tüm alanlar (tamamen toprak altındaki bodrum katlar hariç) netleşse. Bulmaca çözmek için uğraşmasak. Kontroller hızlansa, kolaylaşsa...   Yönetmeliklerin hazırlanmasında görevli arkadaşlarım, olaya bir de bu gözle baksalar...   İşi muğlak bırakmak, yoruma açık ibareler kullanmak, kanun mantığına aykırı anlamlara taşımak kimin yararına olur..?   Yıllardır bunun ceremesini şehirler çekiyor, hepimiz çekiyoruz. Sonuçta, ülke gidiyor, kültürümüz yozlaşıyor...   İşi istediği şekilde yönlendirmek, karmaşa ile inisiyatifin kendisinde olmasını sağlamak, kimin işine yarar bir düşünün derim...   Bu hafta da bu kadar olsun. Kafalarda biraz soru işareti bırakmak, “acaba bu şekilde de olabilir mi?” diye düşünmeniz içindi. Kalın sağlıcakla...

Emsal...

Bu hafta biraz teknik bir konudan bahsedeceğim. İnşaat sektörü ile ilgili ancak, geleceğimizi de yakından ilgilendiriyor.. Mümkün olduğunca hafifletmeye çalıştım, umarım sıkılmazsınız...

 

“Emsal”in kelime anlamı, benzerler, eş biçimde ya da aynı değerde olanlar, örnek oluşturan anlamlarına gelse de inşaat sektöründeki anlamı başka konuları aklımıza getirir...

 

“Emsal” İmar Kanunu'nda, Yönetmeliklerinde teknik bir terimdir. Biz mimarlar için, kullanılabilecek alan, büyüklük, metrekare anlamını taşımaktadır...

 

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde emsal tanımı şöyledir:

 

“Katlar alanı katsayısı (KAKS) (Emsal): Yapının inşa edilen tüm kat alanlarının toplamının imar parseli alanına oranıdır.”

 

İmar mevzuatında, arsa büyüklüğü ile üzerine yapılabilecek binanın alanı arasında bir oran vardır. Yani ne kadar büyük arsanız varsa o kadar büyük bina yapabilirsiniz. 

 

Bu miktarları, katsayıları belirleyen belge ise İmar Planlarıdır. 

 

Şehir plancıları, planlamalarını yaparken, aslında şehri tasarlarlar. Elbette bu çalışmalarını bürokrat ve siyasetçilerle (Belediye Başkanları veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birimleriyle) birlikte, onların istekleri doğrultusunda hazırlarlar. Balığın baştan koktuğu yer de burasıdır...

 

Tamam, seçilen başkanlar kötü plan yaptırırlarsa bir daha seçilemezler diyebilirsiniz ancak, “kötü plan nasıl olur”u yaşanmadan kim bilebilir. Üstelik geri döşü olmayan bir konu. Tüm şehrin hatta ülkenin kaderini belirlemekte.

 

Bir de hepimiz, arsalarımıza mümkünse gökdelen dikilsin istiyoruz. Ne kadar büyük bina çıkartırsak, fazla daire sığdırırsak o kadar mutlu oluyoruz, o kadar kazanıyoruz.

 

Ancak işin doğrusu tamamen bilimsel metotlarla bulunabiliyor. Şehircilik ilmi ile...

 

- Trafik problemi olmayan, 

 

- Kişi başına düşen makul miktarda yeşil alanı bulunan, 

 

- Alt yapısı (su, kanalizasyon, elektrik, doğalgaz, vb) yaşayan nüfusu kaldırabilecek büyüklükte, 

 

- Sosyal donatı alanları (ibadethane, sağlık, idari, eğitim, vb) yeteri kadar ayrılmış, 

 

- En azından önündeki elli yıl için gelişme alanları belirlenmiş bir şehir ancak bu ilim kurallarına uyularak ve uygulanarak elde edilebilir...

 

Şehirlerimizin günümüzde içinde bulundukları durumu ve yaşanılan sıkıntıları, işte son elli - altmış yılda yapılan veya yapılmayan planlamalar oluşturmuştur...

 

Konunun teknik ve bilimsel olması nedeniyle, siyasetçilerin bu işin karar mekanizmasında yer alamayacağı, müdehale edemeyecekleri bir sistem kurmak gerekliliği vardır...

 

Siyasetçiler nasıl adalet mekanizmalarına müdahale edemiyorlarsa, imar konularına da karışamamalıdırlar...

 

Tekrar “Emsal” konusuna geri dönersek. İmar planlarında arsanızın bulunduğu konum da önemlidir. Şehir merkezinde, ticaret bölgesinde, sanayi alanında veya mesken bölgesindeki arsaların imar planlarındaki emsal katsayıları farklılıklar gösterebilir...

 

Peki emsal hesabı yönetmeliklere göre nasıl yapılır?

 

Daha önce söylemiştim, imar planlarında (Son yönetmeliklerle) her parsel için bir bina büyüklüğü, sınırlaması yapılmış ve Emsal (KAKS) katsayısı verilmiştir. Mesela; imar planında parselinizin üzerinde E=1,00 veya KAKS=1,00 yazıyorsa, arsa alanınızla bu katsayıyı çarptığınızda, emsal olan bina toplam inşaat alanınızı bulursunuz. 

 

Arsanızın alanını 1,00 ile çarparsınız...

 

Sonra, bu değerden, yine yönetmeliklerde var olan (son on senede belki 10 defa değişen) emsal dışında kalacak alanları hesap etmek gerekiyor. Bu alanlar da ilk çıkan emsal alanını, yüzde otuzdan fazla artıramıyor...

 

Yok, kat holleri emsale girer ama şu kadarı girmez. Zemin terasları girer de bahçe kotunda (seviyesinde) yapılırsa girmez. Sığınaklar, teknik hacimler, yangın merdivenleri girmez de kapıcı dairelerinin şu kadarı girmez. Falan falan falan....

 

Emin olun, bugün piyasada çalışan mimarların çoğunun bu hesapla başı derttedir. 

 

Bir yandan müşterisinin hakkını savunurken mesleğinde öğrendiği doğruları çarpıştırır, diğer yandan da en büyük binayı o arsaya sığdırmayın formüllerini arar...

 

Mimarlık mesleği, imar cambazlığına dönüşür...

 

Proje kontrol mekanizması ayrı dert. Bu kadar parçalı yönetmelik olunca, yorumlarda doğal olarak çok değişik oluyor. Bir belediyenin kabul ettiğini diğeri kabul etmeyebiliyor...

 

Oysa, yönetmeliğimizde var olan “şu alanlar girer, bunlar girmez” olmasa da mevcut emsal katsayılarımıza yüzde otuzu direk ekleyip, tüm alanınız budur kardeşim dense. Tüm teknik alanlar, merdivenler, ortak alanlar, otoparklar, vb dahil tüm alan bir kerede verilse. Kimse de daha büyük bina yapamasa. 

 

Herkes için alan hesabı aynı olsa. 
Tüm alanlar (tamamen toprak altındaki bodrum katlar hariç) netleşse. Bulmaca çözmek için uğraşmasak. Kontroller hızlansa, kolaylaşsa...

 

Yönetmeliklerin hazırlanmasında görevli arkadaşlarım, olaya bir de bu gözle baksalar...

 

İşi muğlak bırakmak, yoruma açık ibareler kullanmak, kanun mantığına aykırı anlamlara taşımak kimin yararına olur..?

 

Yıllardır bunun ceremesini şehirler çekiyor, hepimiz çekiyoruz. Sonuçta, ülke gidiyor, kültürümüz yozlaşıyor...

 

İşi istediği şekilde yönlendirmek, karmaşa ile inisiyatifin kendisinde olmasını sağlamak, kimin işine yarar bir düşünün derim...

 

Bu hafta da bu kadar olsun. Kafalarda biraz soru işareti bırakmak, “acaba bu şekilde de olabilir mi?” diye düşünmeniz içindi. Kalın sağlıcakla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.