Muazzam bir mücadele ruhunun, muhteşem bir irade gücünün, milli şuurun eseri olan Türkiye Cumhuriyeti 97 yılı geride bırakmıştır.
Cumhuriyet; fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller sayesinde bugünlere ulaşmış, Türk milletinin üstün fazilet ve fedakârlıklarıyla temellenmiş ve güçlenmiştir.
Türk milleti destansı İstiklal Savaşı'yla tarihin rotasını değiştirmiş, bölgesel ve küresel dengeleri baştan ayağa sallamış ve sarsmıştır.
Türk'süz Anadolu hesabı yapanlara, devletsiz millet hayali kuranlara en kesin ve kalıcı cevap Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanıyla verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, ağır bedeller sonucunda kurulmuş ve haksız, insanlık dışı, gayri meşru engel ve emelleri aşarak temellenmiş bir “Millî Mücadele” eseridir.
Bu eserin her satırı fedakârlık, her sayfası kahramanlıklarla doludur!
Türk milleti 1919'lu yılların şartlarında içine sokulduğu ateş çemberini kırmayı bilmiş, karşılaştığı badireleri yüksek bir inanmışlıkla alt etmeyi başarmıştır. 1919 Samsun'undan 1923 Ankara'sına kadar adım adım büyüyen, emek emek yükselen bağımsız yaşama ve var olma azmi Cumhuriyet'in ilanıyla taçlanmıştır.
Adım adım büyüyen kurtuluş azmi, kademe kademe güçlenen diriliş aşkı, hiç kuşku yok ki Türkiye Cumhuriyeti'nin duvarlarını örmüş, emperyalizmin tüm tuzaklarını bozmuştur.
İşgal ve esarete boyun eğmeyen Türk Milleti, Cumhuriyet'in fazilet ve fikriyatıyla geleceğin yol haritasını çizmiş, geçmişin ilham ve muzaffer ruhuyla mücadele azmini kamçılamıştır.
Türk kültürü ve Türk kahramanlığı bir mucizeye, imkânsız gibi görünen kutlu bir zafere imza atmıştır.
Mandacı zihniyet 97 yıl önce mağlup edilmiş, teslimiyetçi ve tavizci emeller 97 yıl önce tarihin karanlığına savrulmuştur.
Tarih boyunca, devlet olmanın onuruna, millet olmanın haysiyetine sahip olmuş büyük Türk milleti, kaderinin ve kardeşliğinin önüne geçmeye, geleceğini ve geçmişini karartmaya teşebbüs eden tüm planları, tüm projeleri hezimete uğratmıştır.
Hiç şüphesiz;29 Ekim 1923 tarihi diriliş ve yükseliş eşiğidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “En büyük eserim” sözleriyle mana ve muhtevasını özetlediği Türkiye Cumhuriyet'i zalime korku mazluma güven vermiş, milli birlik ve beraberliğin güvencesi haline gelmiştir.
“Yeni binanın adı Cumhuriyettir. Temelinde kan ve iman vardır. Bu binanın yıkılmayacağına inanmışız.” sözüyle milli irademizi özetleyen Nihal Atsız'ın da söylediği gibi; Türk milletinin kurtuluş mücadelesinden sonra yeniden ayağa kalkma mücadelesinin sonucu ortaya çıkan, milli ve manevi güçten doğan Cumhuriyet asla yıkılmayacaktır!
Türkiye Cumhuriyeti muhakkak payidar kalacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihte kurulan Türk devletlerinin bir devamı olarak Allah'ın izniyle varlığını sürdürecektir.
Kim ne yaparsa yapsın, Türk ve Türkiye düşmanlığında buluşanlara karşı Millî Mücadele ruhuyla mukabele ve müdahale edileceğini artık tüm dünya bilmektedir!
Ne mutlu bizlere ki, tarihin hiçbir döneminde savaşlar, kıtlıklar, işgaller, ayak oyunları, karanlık senaryolar milletimizin önünü kesememiş, inançlarından ve ülkülerinden koparamamıştır.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesine sımsıkı sarılarak, Cumhuriyetle demokrasinin kaderini bir ve ortak görerek Türkiye'nin istiklal ve istikbaline sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır...Cumhuriyet'in yüzüncü yıldönümüne yaklaşırken Türkiye'nin lider ülke olmasına sahne olacak iradeye sahip çıkılmasının önemini de bir kez daha hatırlatmak istiyorum...
Cumhuriyetimizi kuran kadronun liderliğini üstlenen ve ilk Cumhurbaşkanlığımızı yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, ülkü ve silah arkadaşlarına, bağımsızlığımızın mimarı aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.