İlker BÜKNİ
Köşe Yazarı
İlker BÜKNİ
 

SANCAĞIN DÜŞMEDİĞİ YER DUMLUPINAR

Malazgirt Zaferinden 851 yıl sonra 26 Ağustos gününü Türk Milletinin bir kez daha zafer günü olacağını bilinçli şekilde seçen Gazi Mustafa Kemal,26 Ağustos 1071 günü Sultan Alparslan’ın bu toprakları Türk yurdu olarak ilan ettiğini hatırlatıp,bu vatandan Türk Milletini çıkarma gayesi taşıyan düşmana gelecek bin yıl daha bu coğrafyada olacağımızın mesajını Büyük Taaruz ile vermiştir. 26 Ağustos 1071’de bu toprakları vatanlaştıran aziz ceddimiz ile 26 Ağustos 1922’de taaruza kalkan ve 30 Ağustos’ta düşmana boyun eğdiren kahramanlarımız aynı minnet ve şükrana layıktır.   Türk Milleti,tarihte gerçekleştirdiği savaşlarla,zorlu mücadelelerle tarihin her devrinde adını büyük milletlerin en baş sıralarına yazdırmıştır.Bunun en büyük sebebi,imkansızlıkları başarması,zorluklarla baş edebilmeyi ve tuzakları boşa çıkarmayı iyi bilmesidir.Bu gayretlerin altında yatan düşünce ve duruş Türk Milletinin manda ve himayeyi reddederek bağımsızlığına düşkün şekilde bir karektere sahip olmasındandır.   Tarihçi ve fikir adamı H.Nihal Atsız’ın “26 Ağustos ve 30 Ağustos” adlı makalesinde vurguladığı bir gerçeği hatırlatmak istiyorum..”Savaş,iki milletin maddi-manevi bütün güçlerinin tartıya vurulması,savaşıp kazanmak soluk almak gibi bir hayat ihtiyacıdır.Milletler savaşla büyür,itibar kazanır ve yükselir.Savaş bir yaratılış kanunudur.Savaştan kaçmak yaşamaktan kaçmaktır.Savaş en büyük ve muhteşem sanattır...”   İşte bu sanatı en güzel sergileyen millet Türk Milleti,en güzel sergileyen ordu Türk ordusudur.Bu konuda hiç mütevazi olamayacağımız biraz Türk tarihi bilen herkesin malumudur.Bu sanatı en güzel sergilediğimiz yerlerden ve tarihimizin şanlı sayfalarından birisi olan 30 Ağustos Zaferinin bu yıl 98. yıldönümünü geçmişin kutlu hatıralarını,bugünün milli birlik ve beraberlik inancıyla beraber birlikte yaşıyoruz.Her karışı şehit kanıyla sulanmış,her tarafı fedakarlıklarla süslenmiş Dumlupınar’da Gazi Mustafa ve Kemal ve silah arkadaşları tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış,ana fikriyatı şekillenmiştir.26 Ağustos 1922 sabahı Afyınkarahisar’ın Kocatepe’sinden başlayan topçu ateşi istikal ve istikbalin taaruzu olarak tarihe damgasını vurmuştur.Büyük Taaruz,Türk Milletinin,inanç ve azmiyle bağımsız kalma ülküsüne kitlendiği ve altı ayda aşılamaz denilen düşman tahkimatını kısa sürede milli ruhun ateşiyle,milletin muazzam kararlılığıyla yardığı gündür.30 Ağustos’ta Zafertepeçalköy-Dumlupınar hattında olağanüstü bir fedakarlık ve kahramanlıkla, Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanılmıştır.Düşman unsurları İzmir’e kadar kovalanmış,Türk vatanı baştan aşağı temizlenmiştir.30 Ağustos’ta;iman küfrü,milliyetçilik istilayı,bağımsızlık esareti yerle bir etmiştir.19 Mayıs 1919’dan itibaren senelerce çekilen çileler,katlanılan zorluklarla tüm vatan sathına yaygınlaşan milli diriliş ile 30 Ağustos’ta hürriyet meyvesini vermiştir.30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Savaşı,en az üç asır geri çekilme halinde olan Türk Milletinin ilk ve en etkili taaruzu olarak tarihe mal olmuştur.   Kütahya’nın Dumlupınar ilçesinin her yerinde,sere serpe,koyun koyuna yatan ve vatanın her köşesinden buraya koşup gelerek bir hilal uğruna şehit düşen kahramanlarımız herşeyin görgü kaynağıdır.   Üç Komutan Anıtı,Milisler Anıtı,500 kişilik sembolik şehit mezarları ve kitabeleri,Şehit Baba-Oğul Anıtı,Mehmetçik Anıtı ile Dumlupınar Şehitliği hala 30 Ağustos 1922’nin nabız ateşinin duyulduğu yerdir.   Başkomutanlık Meydan Zaferi’nin sembolleştiği ve “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir,İleri!” komutunun verildiği “İlk Hedef Anıtı” çok şükür dimdik durmaktadır.   Berberçamı mevkiinde şehit olmasına rağmen,bir kolu kaskatı havada kalan,tuttuğu Türk bayrağını bırakmayan ve kimliği tespit edilememiş cesaret anıtı,şeref zirvesi isimsiz şehidimizin 98 yıllık hatırasıdır.   Dumlupınar bu hatıranın yaşandığı yerdir.   Dumlupınar,sancağın düşmediği yerdir.   30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kurucu kahramanları;büyük Türk milleti için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnet duygularımla anarken,her Türk evladının hayatında en az bir kere Dumlupınar’a giderek bu tarihi yeri görmesi,şehitlerimize vefanın bir  gerekliliği olduğunu belirtmek istiyorum.   Son olarak;Başkomutanlık Meydan Zaferi’nin ikinci yıldönümünde, Dumlupınar’a gelen Gazi Mustafa Kemal’in,burada yaptığı ve yıllar geçse de hafızalardan silinmeyen konuşmasının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum:   “Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve gücünü yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve kabul edilir yararlar elde etmesi yolunda kullanmakla sorumlu olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirip işgal etmek, o memleketlerin sahiplerine hükmetmek için yeterli değildir. Bir milletin ruhu baskı altına alınmadıkça, bir milletin kararlılığı ve iradesi kırılmadıkça, o millete hükmetmenin imkânı yoktur.”  

SANCAĞIN DÜŞMEDİĞİ YER DUMLUPINAR

Malazgirt Zaferinden 851 yıl sonra 26 Ağustos gününü Türk Milletinin bir kez daha zafer günü olacağını bilinçli şekilde seçen Gazi Mustafa Kemal,26 Ağustos 1071 günü Sultan Alparslan’ın bu toprakları Türk yurdu olarak ilan ettiğini hatırlatıp,bu vatandan Türk Milletini çıkarma gayesi taşıyan düşmana gelecek bin yıl daha bu coğrafyada olacağımızın mesajını Büyük Taaruz ile vermiştir. 26 Ağustos 1071’de bu toprakları vatanlaştıran aziz ceddimiz ile 26 Ağustos 1922’de taaruza kalkan ve 30 Ağustos’ta düşmana boyun eğdiren kahramanlarımız aynı minnet ve şükrana layıktır.

 

Türk Milleti,tarihte gerçekleştirdiği savaşlarla,zorlu mücadelelerle tarihin her devrinde adını büyük milletlerin en baş sıralarına yazdırmıştır.Bunun en büyük sebebi,imkansızlıkları başarması,zorluklarla baş edebilmeyi ve tuzakları boşa çıkarmayı iyi bilmesidir.Bu gayretlerin altında yatan düşünce ve duruş Türk Milletinin manda ve himayeyi reddederek bağımsızlığına düşkün şekilde bir karektere sahip olmasındandır.

 

Tarihçi ve fikir adamı H.Nihal Atsız’ın “26 Ağustos ve 30 Ağustos” adlı makalesinde vurguladığı bir gerçeği hatırlatmak istiyorum..”Savaş,iki milletin maddi-manevi bütün güçlerinin tartıya vurulması,savaşıp kazanmak soluk almak gibi bir hayat ihtiyacıdır.Milletler savaşla büyür,itibar kazanır ve yükselir.Savaş bir yaratılış kanunudur.Savaştan kaçmak yaşamaktan kaçmaktır.Savaş en büyük ve muhteşem sanattır...”

 

İşte bu sanatı en güzel sergileyen millet Türk Milleti,en güzel sergileyen ordu Türk ordusudur.Bu konuda hiç mütevazi olamayacağımız biraz Türk tarihi bilen herkesin malumudur.Bu sanatı en güzel sergilediğimiz yerlerden ve tarihimizin şanlı sayfalarından birisi olan 30 Ağustos Zaferinin bu yıl 98. yıldönümünü geçmişin kutlu hatıralarını,bugünün milli birlik ve beraberlik inancıyla beraber birlikte yaşıyoruz.Her karışı şehit kanıyla sulanmış,her tarafı fedakarlıklarla süslenmiş Dumlupınar’da Gazi Mustafa ve Kemal ve silah arkadaşları tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış,ana fikriyatı şekillenmiştir.26 Ağustos 1922 sabahı Afyınkarahisar’ın Kocatepe’sinden başlayan topçu ateşi istikal ve istikbalin taaruzu olarak tarihe damgasını vurmuştur.Büyük Taaruz,Türk Milletinin,inanç ve azmiyle bağımsız kalma ülküsüne kitlendiği ve altı ayda aşılamaz denilen düşman tahkimatını kısa sürede milli ruhun ateşiyle,milletin muazzam kararlılığıyla yardığı gündür.30 Ağustos’ta Zafertepeçalköy-Dumlupınar hattında olağanüstü bir fedakarlık ve kahramanlıkla, Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanılmıştır.Düşman unsurları İzmir’e kadar kovalanmış,Türk vatanı baştan aşağı temizlenmiştir.30 Ağustos’ta;iman küfrü,milliyetçilik istilayı,bağımsızlık esareti yerle bir etmiştir.19 Mayıs 1919’dan itibaren senelerce çekilen çileler,katlanılan zorluklarla tüm vatan sathına yaygınlaşan milli diriliş ile 30 Ağustos’ta hürriyet meyvesini vermiştir.30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Savaşı,en az üç asır geri çekilme halinde olan Türk Milletinin ilk ve en etkili taaruzu olarak tarihe mal olmuştur.

 

Kütahya’nın Dumlupınar ilçesinin her yerinde,sere serpe,koyun koyuna yatan ve vatanın her köşesinden buraya koşup gelerek bir hilal uğruna şehit düşen kahramanlarımız herşeyin görgü kaynağıdır.

 

Üç Komutan Anıtı,Milisler Anıtı,500 kişilik sembolik şehit mezarları ve kitabeleri,Şehit Baba-Oğul Anıtı,Mehmetçik Anıtı ile Dumlupınar Şehitliği hala 30 Ağustos 1922’nin nabız ateşinin duyulduğu yerdir.

 

Başkomutanlık Meydan Zaferi’nin sembolleştiği ve “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir,İleri!” komutunun verildiği “İlk Hedef Anıtı” çok şükür dimdik durmaktadır.

 

Berberçamı mevkiinde şehit olmasına rağmen,bir kolu kaskatı havada kalan,tuttuğu Türk bayrağını bırakmayan ve kimliği tespit edilememiş cesaret anıtı,şeref zirvesi isimsiz şehidimizin 98 yıllık hatırasıdır.

 

Dumlupınar bu hatıranın yaşandığı yerdir.

 

Dumlupınar,sancağın düşmediği yerdir.

 

30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kurucu kahramanları;büyük Türk milleti için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnet duygularımla anarken,her Türk evladının hayatında en az bir kere Dumlupınar’a giderek bu tarihi yeri görmesi,şehitlerimize vefanın bir  gerekliliği olduğunu belirtmek istiyorum.

 

Son olarak;Başkomutanlık Meydan Zaferi’nin ikinci yıldönümünde, Dumlupınar’a gelen Gazi Mustafa Kemal’in,burada yaptığı ve yıllar geçse de hafızalardan silinmeyen konuşmasının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum:

 

“Kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve gücünü yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve kabul edilir yararlar elde etmesi yolunda kullanmakla sorumlu olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar.

Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirip işgal etmek, o memleketlerin sahiplerine hükmetmek için yeterli değildir.

Bir milletin ruhu baskı altına alınmadıkça, bir milletin kararlılığı ve iradesi kırılmadıkça, o millete hükmetmenin imkânı yoktur.”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.