İlker BÜKNİ
Köşe Yazarı
İlker BÜKNİ
 

DEVLET ANAMIZ; HAYME ANA

DEVLET ANAMIZ HAYME ANA Her yıl Eylül ayının ilk pazar günü gerçekleşen, Domaniç’te 739 yıldır yaşatılan Hayme Ana’yı Anma ve Göç Etkinlikleri bu yıl da milli ve manevi ruh iklimiyle gerçekleşti. Muhterem ceddimiz Gündüz Alp’in eşi, Ertuğrul Gazi’nin annesi ve Osman Gazi’nin de ninesi olan Hayme Anamız, bizim medarı iftiharımız, manevi kılavuzumuzdur. Ecdat yadigârı kutlu topraklarda, cihan devletinin filizlendiği bereketli diyarda gerçekleşen bu programa birçok kez olduğu gibi bu yıl da katılma fırsatı buldum. Kutlu tarihimizin her önemli şahsiyetine sahip çıkıldığı gibi devletimizin kurumları ve temsilcileriyle, milletimizin vefa duygusuyla Hayme Ana’ya sahip çıkmasının yanında anma programları ile gelecek nesillere de tarihimizi ve ceddimizi öğretmeye yönelik tutumu gurur vericidir.   Dünümüz, gerçeğimizdir ve varlığımızın kaynağıdır. Domaniç gerçekten tarihtir, kültürdür, imparatorluğun kavşak noktasıdır. Bu topraklarda Cihan Devleti’nin beşiği sallanmıştır. Çarşamba yaylasından üç kıtaya düzenlenecek seferlerin hazırlığı icra edilmiştir. Domaniç Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ev sahipliği yapan kadim yurt köşelerinden birisidir. Domaniç’te Devletimize, Türk asırlarına, Türk’ün kahramanlıklarına analık yapan Hayme Ana’nın derin iz ve anıları vardır. Kayı Boyu ’nun muhterem evlatları Domaniç ve Söğüt’ü yer ve yurt tutarak insanlık için bir umut ateşi yakmıştır. Hayme Ana Türk devletini kucağında büyütmüştür. Hayme Ana İmparatorluğun sırtını sıvazlamıştır.   Hayme Ana, adına türbe yapılan ilk Türk anasıdır. Türkmenistan’ın Horasan bölgesinden yola çıkarak 3500 km’lik bir yürüyüşle önce Ahlat’a sonra Halep’e ulaşan Kayı boyunun beyi Gündüz Alp’in vefatıyla Kayı aşiretinin başına Hayme Ana geçmiştir.   Güçlü kişiliği ile liderliği eline alarak Kayı boyu üzerinde nüfuz sahibi olan Hayme Ana uzun bir yolculuktan sonra aşiretini Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın ikta olarak verdiği Ankara’nın Karacadağ bölgesine, daha sonra Domaniç ve Söğüt’e yerleştirmiştir.   Kayı boyunu Anadolu’nun batısına başarı ile taşıyarak Söğüt ve Domaniç bölgesinin yurt olmasını sağlayarak Osmanlı Devleti’nin ilk harcını atan Hayme Ana’dır. Hayme” kelimesi Osmanlı Türkçesinde “çadır”(otağ) manasına gelmektedir. Osmanlı’da çadır kelimesi devlet manasında da kullanılmıştır. Hayme Ana ismi çadır anası, çadır direği ve  “Devlet Ana” olarak anlam kazanmıştır.   Ne kadar övünsek az, ne kadar gururlansak yetersizdir ki; Hayme Anamız devlettir. Hayme Anamız vefadır. Hayme Anamız vatandır. Hayme Anamız Kızıl Elma’dır. Hayme Anamız Ertuğrul Gazi Ocağı’nın zafer bayrağıdır.   Oğlu Ertuğrul’u, torunu Osman’ı yetiştiren ve cihan devletinin temellerini atan Hayme Ana’nın türbesi Kütahya’mızın Domaniç ilçesine bağlı Çarşamba köyündedir.   Hayme Ana’nın mezarının bulunması ile ilgili çeşitli rivayetler olmasına rağmen II.Abdülhamid Han zamanında olduğu kesindir. Bir yayla mevsiminde (muhtemelen Eylül ayında) Hayme Ana Hakkın rahmetine kavuşmuş, Çarşamba Köyü' nde tepenin üstündeki yaylayı gören kısmına gömülmüştür. Hayme Ana' nın vefatından sonra, gömüldüğü yerin etrafı duvarlarla çevrilmiştir. II. Abdülhamit devrinde, Çarşambalı bir köylü evinde sakladığı dedesinden kalma deri üzerine yazılmış bir vesikayı köye gelen birine okutur. Vesikanın Hayme Ana' ya ait olduğu ortaya çıkar. Görevli İstanbul' a giderek Yıldız Sarayı' na varır ve vesikayı padişaha ulaştırır. II. Abdülhamit vesikayı inceletip bir heyeti buraya gönderir.  Büyük ninesi Hayme Ana' nın kabrini buldurarak üzerine bir türbe ve külliye yaptırır.   Hayme Ana, beyliği emanet ettiği oğlu Ertuğrul Gazi'ye yönelik asırlardır unutulmayan, meşhur öğütleriyse şöyle: "Oğul, anayurttan ayrılalı yıllar geçti. Deli rüzgârlar önünde oradan oraya savrulduk. Beylik otağını kurduğumuz şu yaylalar, artık son durağımız, son konağımız olsun. Oğuz'un yurtlarına diktiğimiz ağaçların kökleri kara yerin derinliklerine, dalları gökyüzünün yüceliklerine uzansın. Ak-boz atlara binip yağı üstüne yel gibi vardıkta Kadir Tanrı gözü pek yiğitlerimizi korusun. Göğsü kaba yerli kara dağlar gibi duran erlerimiz ile kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ala gözlü kızlarımız kutlu Kayı Boyu ‘muza gürbüz evlatlar versinler. Altın başlı otağlarımız Çarşamba Yaylası'nı bürüsün.   Kayı'nın ve diğer bütün boyların oğullarını Ertuğrul'umla bir tutarım. Onların hepsini soyumuz için Hakk'ın kutsal birer emaneti bilirim.   Oğul, boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin. Ululuk isteyen töreden ayrılmasın. Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan güzel övünçler senin olur. Yüreğinden inancı, ağzından duayı, davranışından erdemi hiç eksik etme. Bir de sabırlı ol oğul, ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur.   Oğul, beylik dermekle, ağalık vermek iledir. Sofranı ve keseni yoksullara açık tut."   Bu güzel öğütleri hatırladıktan sonra Türk milleti olarak; Hayme Ana’nın vasiyetine, 739 yıllık irfan ve tavsiyelerine sonuna kadar bağlı kalmak dileğiyle, tarihin her devrinde, vatan ve millet uğruna dünyanın her köşesinde şahadet şerbetinden içmiş muhterem ecdadımıza ve tüm şehitlerimize rahmet olsun...            

DEVLET ANAMIZ; HAYME ANA

DEVLET ANAMIZ HAYME ANA

Her yıl Eylül ayının ilk pazar günü gerçekleşen, Domaniç’te 739 yıldır yaşatılan Hayme Ana’yı Anma ve Göç Etkinlikleri bu yıl da milli ve manevi ruh iklimiyle gerçekleşti. Muhterem ceddimiz Gündüz Alp’in eşi, Ertuğrul Gazi’nin annesi ve Osman Gazi’nin de ninesi olan Hayme Anamız, bizim medarı iftiharımız, manevi kılavuzumuzdur. Ecdat yadigârı kutlu topraklarda, cihan devletinin filizlendiği bereketli diyarda gerçekleşen bu programa birçok kez olduğu gibi bu yıl da katılma fırsatı buldum. Kutlu tarihimizin her önemli şahsiyetine sahip çıkıldığı gibi devletimizin kurumları ve temsilcileriyle, milletimizin vefa duygusuyla Hayme Ana’ya sahip çıkmasının yanında anma programları ile gelecek nesillere de tarihimizi ve ceddimizi öğretmeye yönelik tutumu gurur vericidir.

 

Dünümüz, gerçeğimizdir ve varlığımızın kaynağıdır. Domaniç gerçekten tarihtir, kültürdür, imparatorluğun kavşak noktasıdır. Bu topraklarda Cihan Devleti’nin beşiği sallanmıştır. Çarşamba yaylasından üç kıtaya düzenlenecek seferlerin hazırlığı icra edilmiştir. Domaniç Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna ev sahipliği yapan kadim yurt köşelerinden birisidir. Domaniç’te Devletimize, Türk asırlarına, Türk’ün kahramanlıklarına analık yapan Hayme Ana’nın derin iz ve anıları vardır. Kayı Boyu ’nun muhterem evlatları Domaniç ve Söğüt’ü yer ve yurt tutarak insanlık için bir umut ateşi yakmıştır. Hayme Ana Türk devletini kucağında büyütmüştür. Hayme Ana İmparatorluğun sırtını sıvazlamıştır.

 

Hayme Ana, adına türbe yapılan ilk Türk anasıdır. Türkmenistan’ın Horasan bölgesinden yola çıkarak 3500 km’lik bir yürüyüşle önce Ahlat’a sonra Halep’e ulaşan Kayı boyunun beyi Gündüz Alp’in vefatıyla Kayı aşiretinin başına Hayme Ana geçmiştir.

 

Güçlü kişiliği ile liderliği eline alarak Kayı boyu üzerinde nüfuz sahibi olan Hayme Ana uzun bir yolculuktan sonra aşiretini Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın ikta olarak verdiği Ankara’nın Karacadağ bölgesine, daha sonra Domaniç ve Söğüt’e yerleştirmiştir.

 

Kayı boyunu Anadolu’nun batısına başarı ile taşıyarak Söğüt ve Domaniç bölgesinin yurt olmasını sağlayarak Osmanlı Devleti’nin ilk harcını atan Hayme Ana’dır. Hayme” kelimesi Osmanlı Türkçesinde “çadır”(otağ) manasına gelmektedir. Osmanlı’da çadır kelimesi devlet manasında da kullanılmıştır. Hayme Ana ismi çadır anası, çadır direği ve  “Devlet Ana” olarak anlam kazanmıştır.

 

Ne kadar övünsek az, ne kadar gururlansak yetersizdir ki; Hayme Anamız devlettir. Hayme Anamız vefadır. Hayme Anamız vatandır. Hayme Anamız Kızıl Elma’dır. Hayme Anamız Ertuğrul Gazi Ocağı’nın zafer bayrağıdır.

 

Oğlu Ertuğrul’u, torunu Osman’ı yetiştiren ve cihan devletinin temellerini atan Hayme Ana’nın türbesi Kütahya’mızın Domaniç ilçesine bağlı Çarşamba köyündedir.

 

Hayme Ana’nın mezarının bulunması ile ilgili çeşitli rivayetler olmasına rağmen II.Abdülhamid Han zamanında olduğu kesindir. Bir yayla mevsiminde (muhtemelen Eylül ayında) Hayme Ana Hakkın rahmetine kavuşmuş, Çarşamba Köyü' nde tepenin üstündeki yaylayı gören kısmına gömülmüştür. Hayme Ana' nın vefatından sonra, gömüldüğü yerin etrafı duvarlarla çevrilmiştir. II. Abdülhamit devrinde, Çarşambalı bir köylü evinde sakladığı dedesinden kalma deri üzerine yazılmış bir vesikayı köye gelen birine okutur. Vesikanın Hayme Ana' ya ait olduğu ortaya çıkar. Görevli İstanbul' a giderek Yıldız Sarayı' na varır ve vesikayı padişaha ulaştırır. II. Abdülhamit vesikayı inceletip bir heyeti buraya gönderir. 
Büyük ninesi Hayme Ana' nın kabrini buldurarak üzerine bir türbe ve külliye yaptırır.

 

Hayme Ana, beyliği emanet ettiği oğlu Ertuğrul Gazi'ye yönelik asırlardır unutulmayan, meşhur öğütleriyse şöyle:

"Oğul, anayurttan ayrılalı yıllar geçti. Deli rüzgârlar önünde oradan oraya savrulduk. Beylik otağını kurduğumuz şu yaylalar, artık son durağımız, son konağımız olsun. Oğuz'un yurtlarına diktiğimiz ağaçların kökleri kara yerin derinliklerine, dalları gökyüzünün yüceliklerine uzansın. Ak-boz atlara binip yağı üstüne yel gibi vardıkta Kadir Tanrı gözü pek yiğitlerimizi korusun. Göğsü kaba yerli kara dağlar gibi duran erlerimiz ile kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ala gözlü kızlarımız kutlu Kayı Boyu ‘muza gürbüz evlatlar versinler. Altın başlı otağlarımız Çarşamba Yaylası'nı bürüsün.

 

Kayı'nın ve diğer bütün boyların oğullarını Ertuğrul'umla bir tutarım. Onların hepsini soyumuz için Hakk'ın kutsal birer emaneti bilirim.

 

Oğul, boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin. Ululuk isteyen töreden ayrılmasın. Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan güzel övünçler senin olur. Yüreğinden inancı, ağzından duayı, davranışından erdemi hiç eksik etme. Bir de sabırlı ol oğul, ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur.

 

Oğul, beylik dermekle, ağalık vermek iledir. Sofranı ve keseni yoksullara açık tut."

 

Bu güzel öğütleri hatırladıktan sonra Türk milleti olarak; Hayme Ana’nın vasiyetine, 739 yıllık irfan ve tavsiyelerine sonuna kadar bağlı kalmak dileğiyle, tarihin her devrinde, vatan ve millet uğruna dünyanın her köşesinde şahadet şerbetinden içmiş muhterem ecdadımıza ve tüm şehitlerimize rahmet olsun...

 

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve telgrafgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.